11 Oca 2014

Boardwalk Empire Sezon 4

Üçüncü sezon doruğunda ortalığın toz duman olmasıyla, dördüncü sezonunu her zamankinden daha ağır bir tempo ile örmek durumunda kaldı Boardwalk Empire. Terence Winter’ın The Sopranos’tan taşımakla kalmayıp, ileriye götürdüğü bir alışkanlık: Harika karakterler yaratıp bu karakterleri ‘hakkını vererek’ öldürmek; yarattığına duyduğu beğeni ve takdiri, satır aralarına minnettarlık sızan son sahnelerle dışavurmak. Jimmy Darmody Boardwalk Empire’ın karakterini tam olarak açığa vurdu ilk darbeydi; bu evrende ne dokunulmazlar, ne de haklılar var. Tony Soprano’nun aksine Nucky’nin karakterinin derinliklerine yalnızca temas edilen bir eksen karakter olması göz önüne alınırsa, bu “dokunulurluk” son sezon olacağı açıklanan beşinci sezonun final bölümü öncesinde Nucky için dahi geçerli olabilir.

Dördüncü sezon ağırlaşan tekinsizliğin ilk işaretlerini sadık yardımcı Eddie Kessler ile verdi; dizinin “yaptıklarına rağmen” ifadesi eklenmeden sempati duyulan belki de tek yetişkin erkek karakteriydi Kessler ve bu hâliyle kalması gerektiği öğütlenircesine, kirli işlerde aktif bir rol alma girişiminde bulunmasıyla kısa ve hızlı sürecek düşüşü başladı. Üç sezon boyunca serilmeyen arka plân öyküsü intiharına yakın serilerek üst düzey etki yakalanan Eddie, soğuk ve ailesiz Nucky’nin de oyundan çekilme arzusu duymasına neden olacak bir sürecin de ilk tohumlarını atmış oldu.

Gillian Darmody televizyon için fazlaca cesur, kalıcı bir trajik femme fatale; hem arka plânı ve duygu-düşünce durumuyla mitleri tekrar canlandıran ve ileriye götüren bu kadının yarattığı tüm kötücül duygulara rağmen "sublime" bir sempati görmemesi zor. Dizinin bana göre zirvelerinden “Under God’s Power She Flourishes” bölümünde tesadüf olmayan bir şekilde flashbackler aracılığı ile hem öz oğlu ile seviştiğini öğrendiğimiz, hem de oğlunun “Finish him, God damn it,” iteklemesiyle öz babasını öldürmesine yol açan Gillian, bununla birlikte karısının da öldürülmesi ile düşüşü geri dönülemez bir noktaya varan Jimmy’nin ardından oğluna benzeyen bir genci küvetinde aşırı doz ile öldürerek sıradışı nitelikte bir karakter olmayı da aştı. Ancak tüm femme fatale’liğine rağmen Gillian trajik bir karakter; hayatına giren bir erkek aracılığıyla kendisinin dahi beklemediği bir değişim yaşayan ve alıştığı hayattan vazgeçtiği gibi, yaptıklarını kötü kabul ederek sevdiği erkeğe itiraf etmeyi dahi becerebilen Gillian, bu anın hemen ardından bizimle birlikte hayatının şokunu yaşayacak ve tüm sezon boyu yakınlaştığı erkeğin kendisinin bu itirafını kollayan bir özel kolluk görevlisi olduğunu öğrenecekti. The Sopranos, The Wire, Boardwalk Empire gibi kalemlerin genellikle tercih etmediği, işaretleri yeteri kadar sezdirilmemiş ancak Gillian’ın trajikliği sebebiyle etkisi yadsınamaz keskin bir twist.

Baştan sona özgün ve gözbebeği bir karakter Richard Harrow. Jimmy’nin ardından kısmen aldığı intikam ve Tommy’i de yanına alarak bulduğu aile ile huzur kırıntılarına kavuşmasıyla gelişimi tamamlanmış, çizginin sonuna gelmiş değişilmez bir yardımcı karakterdi Richard. En güven veren özelliği keskin nişancılığında, son görevinde başarısızlığa uğramasıyla trajedisini de sonlandıracak sahile vurdu. Hak ettiği şekilde, şiirsel bir sezon sonu: Hayallerinde kavuştuğu sıcak bir aile ve hakikatte yüzümüze yansıyan, kıyıya vuran dalgalar eşliğinde artık çıkarıp attığı maskesi ve kanlı eli.



Saflar sıklaşır ve ana karakter Nucky dışa yansıttığı tüm soğukluğuna rağmen duygusal bir yıkım eşliğinde gerçeklikten yılmaya başlarken, Boardwalk Empire da son sezonuna giriyor. Yükselen bir Al Capone, harcayacak daha birçok özgün karakter ve bana göre erken olacak, fakat ihtişamlı bir kapanışın güvenini veren bir final ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder